Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

11 Aralık 2015 Cuma

By The Sea
























 
 
 
 
Film, Pitt çifti  görülünce magazinel ve akıcı sanılabilir; aksine  gayet durağan, melankoli,röntgencilik ve evlilik krizi içermekte. Bu beklentiyle giderseniz sukut-u hayale uğrarsınız.

Evlilikleri krizde olan New York’lu  çift Roland (Brad Pitt) yazardır ve Vanessa (Angelina Jolie) emekli bir dansçıdır.  1970’li yıllarda turist gibi Fransa'nın sakin bir kıyı kasabasındaki bir hotele gelirler. Otel odalarına girer girmez, mobilyaların yerini yaşam tarzlarına uygun hale getirirler. Belliki orada uzun süre yaşamaya gelmişlerdir.

İkisi de derin bir mutsuzluk içindedir. Roland yazarlığını yapmaktadır, ancak keyifsizdir. Vanessa ise tamamen içine kapanmıştır, neredeyse başta kocası olmak üzere herşeyle ilgisini kesmiştir.  Sürekli içki kadehi elindedir.
Vanessa'nın tek kaldığı karelerde eskiye olan özlemini vücut dilinden okuyabiliyorsunuz.
Bu çiftin arasında çok ciddi bir fark var. Roland olgun ve anlayışlı. Her adımında karısının iyiliğini düşünmekte, bunu detayda görüyoruz çünkü vurgulamak amacıyla zaman dilimi değişiyor ,ancak aynı detay tek tek farklı karelerde görülüyor. Hayatla ve karısıyla bağ kurmak için çaba harcıyor; kadın ise kocasına karşı ilgisiz ve hatta hayat artık umurunda değil.

Roland’ın derdi aslında yazmaktan ziyade karısını geri kazanmak. Filmde , kadının melankolik olma sebebini sonunda anlıyoruz. İlişkileri hotelin yan odasına yerleşen yeni evli çift Lea(Melanie Laurent) ve François(Melvil Poupaud)sayesinde değişiyor.
 
Vanessa odalarında yandaki odaya bakan bir delik keşfediyor  ve bu andan itibaren röntgencilik başlıyor. Ve işler giderek tuhaflaşıyor. Roland da Vanessa’ya eşlik etmeye başlıyor. Çiftler tanışıyor. Vanessa, François'nın giymesi için  Roland’ın bir zamanlar giydiği deri ceketin  aynısını Lea'ya aldırıyor.

Filmde oyunculuk adına büyük bir performans yok. Herkes rolünü gerektiği gibi canlandırmış. Genç Fransız çifti canlandıran Mélanie Laurent ve Melvil Poupaud ikilisi de Pitt’ler kadar iyiler. Lokantanın ve mekânın sahibi Michel(Niels Arestrup) ile Roland (Brad Pitt )sahnelerinde çok akıcı ve rahat Fransızca konuşuyor.
 
Filme bir dönem filmi gözüyle bakarsak 1970’li yıllarda Fransa’nın bir sayfiye yerinde geçen öykü prodüksiyon kalitesi olarak dört dörtlük. Gerek mekanların kurgulanması ve hikaye bütünlüğü içerisinde kullanılması gerek makyaj ve kostümler hiç şansa bırakılmadan, en ince detaya kadar düşünülerek tasarlanmış. Diğer  yandan görüntü yönetmeni Christian Berger’in kadrajları muhteşem. Keza kostüm tasarımında Ellen Mirojnick’in, sanat yönetiminde Tom Brown-Charlo Dalli ikilisinin, yapım tasarımında da Jon Hutman’ın çabalarının altını çizmek gerek. '‘Hayatın Kıyısında’nın giriş müziğine bayıldım.Bitiminde de bir bütünlük sağlamak adına aynı parça kullanılmış. Müzikler Gabriel Yared imzalı.  Senaryosu  ve yönetmenliği de  Angelina Jolie’ye ait.





 





 

B

23 Kasım 2015 Pazartesi

Secret in their eyes/Gizemli Gerçek




Secret in their Eyes/Gizemli Gerçek

Başrollerini Julia Roberts(Jess Cobb), Nicole Kidman(Claire Sloan) ve Chiwetel Ejiofor'un(Ray Kasten) paylaştığı "SECRET IN THEIR EYES / GİZEMLİ GERÇEK"filminin yönetmeni ve senaristi ise Billy Ray.
Filmde 1 cinayet, 3 arkadaş, 13 yıl sonra ortaya çıkan bir gerçek var.
Filmin sonuna dair  aslında ne olacağı repliklerde hep mevcut. Dikkatle izledim, dinledim ve sonunda parçaları bir yapboz /puzzle misali birleştirdim. Size de tavsiye  ederim .O yüzden bu defa yazıma böyle başlamaya karar verdim. Yok canım bunu da yapmamıştır dedim ,demesine ama söylenen her kelimeyi ardarda yerleştirince alternatifsiz  tek sonuç çıkıyor .Siz de giderseniz benim gibi parçaları birleştirin. Bakalım film sizin takibinize göre nasıl bitmeli? 
Konuya gelince;bölge savcılığı dedektifi Jess Cobb, FBI dedektifi Ray Kasten ve bölge savcısı yardımcısı Claire Sloan kendi alanlarının yükselen isimleridir.Üçü de 11 Eylül saldırıları sonrası Los Angeles merkezli terörle mücadele timine seçilmişlerdir. Ray ve Jess bir cinayeti araştırmakla görevlendirilirler ve olay mahalline gittiklerinde kurban, Jess'in kızı Caroline'dir! Ray ve Jess, katili bulup, adalete teslim etmek için Claire ile iş birliği yapar. Fakat şüpheli, tanık koruma programında olan ve serbest bırakılmış bir federal tanık çıkar. Aradan 13 yıl geçmiştir . Ray hayatına başka bir şehirde devam etmektedir. Geçen zaman üçünün de, yaralarını iyileştirmemiştir . Özellikle Jess Cobb’un hayatı durmuş gibidir.  Ray, olaya dair yeni bir ipucu bulunca Los Angeles'a döner ve Claire'i dosyayı yeniden açmak için ikna eder. Bunu Jess’ten izin alarak yaparlar. Dosyanın yeniden açılması en çok Jess’i sarsacaktır. Yine ve yeniden kızını kaybetmiş olmanın  acısını yaşayacaktır.

Üstelik Ray'in Claire'e duyduğu ilgi yeniden alevlenir. Katilin peşine kendi yöntemleriyle düşerek güç birliği yaparlar. Çünkü ellerinde polis teşkilatını 13 yıl sonra davayı tekrar açmaya ikna edecek yeterli kanıt bulunmamaktadır.   

Filmde geçmiş ve şimdiki zamana ait gelişmeler çok güzel kurgulanmış. Rahatsız edici ya da kafa karıştırıcı hiçbir geçiş olmadığı (flashback)gibi, hiç bir soru işareti bırakılmamış.

Ben bir cümlemle karşımdakinin beni çok net anlamasına önem veririm. Amerikan sinemasını bu yüzden çok seviyorum. Bir şeyi anlatmak için 5 ayrı cümle kurmuyorlar. Az, öz ve net.  
Filme bu ad gözleriyle anlaştıkları için verildiği kanısındayım.
Oyunculuğa dair ise  Julia Roberts kızının cesedini bulduğu sahneyi harikulade oynamış. O andan itibaren  ise, tüm filmi makyajsız ve yaşayan bir ölü gibi bitirdi.

Chiwetel Ejiofor (Ray Kasten) ise en az Roberts kadar iyi oynamış. Katili bulmakla ilgili sarfettiği zaman ve efor gerçekten kayda değer. Bakışlarıyla ifade ettiği duyguları ile içimi acıttı. Başrol oyuncusu olarak boşuna BAFTA ödülünü almadığını düşünüyorum.(British Academy of Film and Television Awards= Britanya Film ve Televizyon Ödülleri Akademisi)

Nicole Kidman ekip arkadaşlarına sıcak ama mesafeli duruşuyla destek verir durumda. Filme olağanüstü bir oyunculuk katkısı yok.
 Aksiyona ve gerilime hazır olun. Filmi dikkatli dinlemezseniz sonucu görmeden tahmin edemezsiniz. Sonu için size bir detay vereyim. Yapılan makyajı mideniz kaldırmayabilir. Böyle bitmesi mümkün değil deseniz bile, hayatta herşey mümkündür ve sizin seçimlerinizden ibarettir. Doğru ya da yanlış.



20 Kasım 2015 Cuma

Limitless

 
 
 


Limitless dizisi

Aynı isimli filmden esinlenerek yaratılmış olan Limitless’in başrolünde Jack McDorman(Brian Finch),Jennifer Carpenter(Rebecca Harris) ve filmdeki gibi Bradley Cooper (Eddie Morra)bulunuyor.Teledünya’nın 20. Kanalı Foxcrime’da cuma akşamları 20:45’te  yayınlanıyor. FDA (Food and Drug Administration= Amerikan gıda ve ilaç dairesi) onayı olan NZT 48 isimli bir uyuşturucu hap kullanan insanların hayatlarının nasıl değiştiğini konu alan dizi realiteye  çok yakın bir bilimkurgu. NZT-48 yan etkileri olan bir hap. Kullanırken hayat standardınız gelişiyor ve beyniniz bildiğiniz bilmediğiniz her alanda otomatik gelişiyor.Hap bittiğinde ki tanesi 800 $, kullanan kişinin normal hayata dönüşü vücudunun ''düşüşü'' ile oluyor.
NZT-48  beyindeki her nörona mükemmel şekilde erişebilmesini sağlayan bir hap. Finch ilacı aldıktan sonra on iki saat boyunca hayatındaki her detayı hatırlar; ilaç onu zekileştirmektedir.Ancak ilacın yan etkisi, bir yıl süreyle kullanan kişilerde öldürücü etkilerinin bulunmasıdır. Finch'i gizemli şekilde takip eden senatör Eddie Morra, ilacın bu yan etkilerinin kaldırılması için bir iğne geliştirmiştir. Bu iğneyi, Finch'e FBI ile birlikte çalışması için sağlamaktadır. FBI ise bu gizemli ilaca karşı bağışıklığının bulunduğunu düşündüğü Finch ile ajan Rebecca Harris yardımcılığında çalışmaya başlar.
 
Aksiyona ve ufak çapta bilimkurguya  ilgi duyanlar için güzel bir dizi. Bir de tabii 45 dakikam var biraz dinleneyim/keyif yapayım diyenlere.


 
 
 
 
 
 
 

13 Kasım 2015 Cuma

Truth-Gizli dosya


Truth - Gizli Dosya




Yönetmenliği ve senaryosu James Vanderbilt'e ait olan Truth-Gizli Dosya filmi  Truth and Duty' adlı kitaptan uyarlanmış olup başrollerinde Cate Blanchett, Robert Redford, Dennis Quaid, Topher Grace, Elisabeth Moss yer almaktadır.





Gizli Dosya, ABD Medya Tarihi'ne geçen gerçek bir olayın; CBS televizyonunda uzun yıllar boyunca yayınlanan ve büyük ilgi gören '60 Minutes' adlı haber programı ekibinin, 2006 yılında görevden alınmasıyla sonuçlanmasının ayrıntılı öyküsünü anlatıyor.

CBS yapımcısı Mary Mapes çok başarılı bir televizyoncudur ve şimdiye dek birçok gizli kalmış gerçeği cesurca ele almış olup bu anlamda büyük bir ün kazanmıştır. Daha önce Ebu Garib Hapishanesi'ndeki işkence skandalını ortaya çıkararak büyük sükse yapmıştır.Seçim öncesinde yine önemli bir haber yapmak istemektedir. Emekli bir asker tarafından kendisine çok ciddi bir iddia içeren belgeler ulaştırılır. İddiaya göre kongre üyesi George Bush'un oğlu ABD eski başkanı George W. Bush’un Vietnam Savaşı döneminde aile bağlantılarını kullanarak askerlik görevini yerine getirmediğine dair bazı kayıtlar eline geçer ve   topladıkları belgeleri 2004 yılında başkanlık seçimlerine bir kaç ay kala CBS ‘de kamuoyuna sunar.




Durum şöyle de özetlenebilir: Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.

Başkanın askerlik görevlerini yerine getirip getirmemesinden ziyade, bir belge üzerindeki ince detayların(belgelerin hangi tarihte yazılmış olduğu,imza örnekleri ,nokta,virgülüne kadar üzerinde durulmuş olması) anlam katmış filme. Zira ispat edilmesi gereken yükümlülülükler var.

Bu film, haber sunumlarının önemini ve  nasıl yapıldığını  anlatıyor. Kısacası bir konu gerçekten sağlam bilgilere dayanılarak sunulmalıdır!  
Filmi izleyince kamera arkasını merak ettim ve  edindiğim bilgileri  altta paylaştım.Robert Redford’un neden başrole uygun görüldüğünü araştırdım.

Vanderbilt şöyle anlatıyor: "Bu filmdeki oyuncu seçimlerinin en zoru, Dan Rather'dı. Amerika'da onun sesini dinleyerek büyüdüyseniz, bu tarihinizin bir parçasıdır. Dan bir odaya girdiğinde, oranın ağırlık merkezi olur. Bizim de böyle ağırlığı olan birine ihtiyacımız vardı. Bir efsaneyi, bir efsane oynamalıydı."

Robert Redford olayı şöyle hatırlıyor: "Komikleştirmeden kişinin özünü aktarmam gerektiğini düşündüm. O çok efendi, düzgün biri; olayları kurcalamak isteyen karanlık bir yanı vardı ve bir şeyleri rahatsız etmeyi önemsemiyordu. Ancak yüzeyde çok ağırbaşlı, eski moda ve kibar biri."
Redford şöyle anlatıyor: "Rather'ın özünü kavramanın bir yolu da onunla, Cate'in canlandırdığı Mary Mapes arasındaki ilişkiyi geliştirmekti. Onların sadakati filmin özüydü."
 

Vanderbilt şöyle anlatıyor: “Ben de CBS skandalından herkes kadar haberdardım ama haberi okuduğumda, perde arkasında aslında neler olduğunu bilmediğimi fark ettim. Sinemasal açıdan, perde arkasındaki dünyada olmanın nasıl olacağını, zirveye çıkmış ve dibe vurmuş deneyimli gazetecilerin gözünden görmenin nasıl olacağını hayal ettim.”

vanderbilt'in senaryosunun ve TRUTH'un doğruluğu sorulan Dan Rather şöyle diyor: "Sadece çok doğru olmakla kalmıyor, şaşırtıcı derecede doğru." 

Oyuncu kadrosuna Blanchett'in dahil edilmesi ise şöyle izah edilmiş."Listemizin en tepesinde Cate Blanchett vardı ama ona olabilecek en kötü zamanda görüşmeye gittik - Blue Jasmine'le En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını kazandıktan sonra. Ona dünyadaki her şey teklif ediliyordu, diğer yandaysa ilk kez yönetmenlik yapacak olan Jamie vardı. Ama Cate senaryoya dönüş yaparsa - ki yaptı - durumu izah edebilirdik. Cate, Jamie'nin yönetmenliğe katacağı vizyona tepki veriyordu." 

Blanchett şöyle diyor: "Genelde senaryoları çok yavaş okurum, ama Jamie'nin TRUTH senaryosunu tek seferde okudum. Bir başladınız mı, kaptırıyorsunuz. Gerçek hayattaki kahraman için de böyle bir tecrübe olmuştur. Beni ele geçirdi."


Zaferden çöküşe giden olaylar içinde, TRUTH'ta Mapes ve Rather arasında kopmayan saygı ve sevgi bağı var. 
"Adeta bir baba-kız ilişkisi" diyor Vanderbilt. 


5 Kasım 2015 Perşembe

The Intern- Stajer


(Tecrübe asla eskimez)The Intern -Stajer
 
 

Robert De Niro & Anne Hathaway başrolleri paylaşıyorlar.

Hayata bağlı,çok sevdiği eşini kaybetmiş"Yeterince beraber olamadık, sadece 42 yıldır evliydik"diyen 70 yaşında emekli bir adam düşünün.(Robert De Niro) Eski toprak tabir edeceğimiz nitelikte. Böyle bir adamın yaşadığı evliliğe  imrenilmez mi?. Hele günümüzde yaşanan ilişkileri görünce…. Bu adam her sabah 7.00'kalkıp kendini sokaklara ‘’atıyor’’’. İşe yetişmek için değil,parası var.Spor yapıyor, sosyalleşiyor, müzelere, kurslara gidiyor ama vakit bir türlü geçmiyor.Ona bir iş lazım.
Ve ne yapıyor; duvarda gördüğü internet üzerinden kıyafet satan bir alışveriş sitesinin 'Yaşını almış insanlara stajyer programı' ilanına başvuruyor. Mülakat sonrası şirketin genç ve meşgul kurucusu olan kadının (Anne Hathaway) asistanlığına getiriliyor.
Ona göre hayatın keyfi burada başlıyor. Zamanı dolduğu gibi birden kendini asistanlığını yaptığı genç kadını  çaktırmadan, yavaş ve derinden ,onun yaşam tarzını gözlemleyerek sahipleniyor. Hiçbir şeye karışmıyor,yeri geldiğinde fikrini söylüyor. Karşısındaki insanların nelerden hoşlanıp hoşlanmayacaklarının tahlilini tecrübesiyle çok iyi yapıyor. Sakinliği, soğukkanlılığı ve pozitifliği onu vazgeçilmez kılıyor. Birinin teselliye mi, şöfore mi? Masanın toplanmaya mı?ihtiyacı var.Bir bakıyorsunuz çoktan durum değerlendirmesi yapılmış ve işlem tamamlanmış.  

Film hem güldürüyor, hem düşündürüyor. Bir yandan da göz dolduruyor. Aktörler öyle doğallarki siz de filmle bir bütün oluyorsunuz.

Bu film 'Kadın çocuk bakar, erkek işe gider', 'Emeklilikten sonra çalışılmaz', 'Yaşlılar evde oturur', 'Her şeyin bir yaşı, yeri, zamanı vardır', 'Bu yaştan sonra aşık olunmaz' gibi klişeleri çürütmüş.
Daha fazla detaya gireceğime, siz en iyisi filmi izleyin.
 
 
 

21 Ekim 2015 Çarşamba

Kitaplar

Değerli Okuyucularım,

Bloğumda sizlere hep dizi ve film yorumlarımı yazdım. Sizlerden yaklaşık 4 aydır uzak kaldığım dönemde kendimi biraz inzivaya çektim ve diğer işlerimin yanında kitap okumaya vakit ayırdım. Bu sebeple sizinle okuduğum  kitapları ve içeriklerini paylaşmaya karar verdim. Verdiğim özet bilgiler ışığında okumak sizin takdirinizdir.

Şifacı;  yazarı ''Dreamhealer' ünvanlı  Adam McLeod . Bu kitaplar 4 ayrı cilt. İçerikleri enerjiyle tedavi ve kuantum dünyası hakkında açıklamalı renkli imgeleme (imagination)örnekleri eşliğinde bilgi veriyor.
1. cilt Mucize iyileştirmenin gerçek hikayesi Adam Mc Leod'un şifa yeteneğini nasıl geliştirdiğini anlatıyor.
2. cilt hastalıklara göre renkli imgeleme örnekleri eşliğinde tedavi kılavuzu içermekte.
3. cilt enerjiyle tedavi ve kuantum dünyası ile açıklamalı renkli imgeleme örnekleri sunuyor.
4. cilt niyetle tedavi ve imgeleme çalışmaları sunuyor.

Başarının 7 Spiritüel Yasası Deepak Chopra
1. İçsel Güç Yasası, 2. Alma-Verme Yasası, 3. Karma Yasası, 4. En Az Çaba Yasası 5. Niyet ve Arzu Yasası 6. Zihinsel Bağımsızlık Yasası 7. Darma Yasası (Hayatın Amacı) ve uygulamak isteyenler için her güne ayrı ayrı meditasyonlar.

''Ho'oponono Hawaii'li Şifacıların Sırrı''
Bu tekniğin uygulamalarını,günlük yaşamda kullanımını, tekamül yolunu, dileyenler için çeşitli meditasyonlarını ve yararlarını anlatıyor.

Maria-Elisa Hurtado- Graciet(NLP,EFT ve diğer psiko-enerji tekniklerinin uygulayıcısı)
NLP: Neuro-Linguistic- Programming(insan vücudundaki duyularının yönetildiği beyin ve sinir sistemi-dil modelleri -programlaması)
EFT: (Duygusal Özgürleşme Tekniği -Emotional Freedom Techniques)
Dr. Luc Bodin (tıp doktoru, kanser hastalıklarında ihtisas yapmış ve doğal tıp alanında uzmanlaşmış)tarafından kaleme alınmış.

''Evliyalar ve Yücelerle Yaşamak'' yazarı Can Kağan Osman Aydoğmuş 
Kitap başta evliyalar olmak üzere çok geniş bir yelpazeye hitap ediyor. İçeriğindeki konular arasında Astroloji, Vedik (Hint)Astrolojisi, Access Bars (Access size farkındalık ve bilinç kazandırmak için tasarlanmış prosesler bütünüdür) ve enerjiler bulunmakta. Tüm konuların okuyucuya salt bilgi halinde iddiasız ve etki etmeden tek cilt olarak sunulmuş olması bana yazarın yelpazesinin ne kadar geniş olduğunu göstermekle kalmadığı gibi istendiğinde farklı konuların tek kitapta gayet güzel harmanlanabileceğinin de kanıtı oldu.

Ben kitapları okurken önemli bulduğum satırların üstünü  renkli kalemle çizerimki geri dönüp tekrar baktığımda aramadan direkt ilgili yeri bulayım. Bir de uygulamamda kolaylık olması açısından  not tutarım. Okumak elbette güzel ancak uygulamaya koyamadığın bilginin kimseye faydası yoktur.

Anlamadığım, katılmadığım ve/veya  fikir alışverişi için kitapların yazarları ile gerek e-posta , gerek facebook aracılıyla irtibata geçtim. Size de öneririm. Tümüne yanıt almak beni mutlu etti. Önemli olan kitabı sadece yazıp satışa sunmak değildir. 

7 Haziran 2015 Pazar

'Kanal D'de yayınlanan 'Güllerin Savaşı'' dizisinin 47. bölümü


Şahsen ''Güllerin Savaşı'nın ''hep aynı konuların etrafında dönmesinden sıkılmıştım. Size diziyi anlatmayacağım.   Çoktandır okuyucularımdan uzak kalmıştım.

Dizinin tümünden üzerinde durulması gereken beş  konuya dikkat çekmek istedim.  

1. affetmek keşke biraz daha detay verilseydi. spirituel konularla ilgilenen /içiçe yaşayan herkesin mutlaka dikkatini çekmiştir. Kısaca geçmişte yaşanan tatsız olaylar için kullanılan bir kelime  muhakkak doğru ve bilinçli uygulanmalıdır. Duygusal birikimler kendini seneler sonra beklenmedik hastalıklarla gösterebiliyorlar: felç, kanser, solunum yolları, kalp  ve tansiyon sorunları, sindirim sistemi, sırt rahatsızlıkları bunlardan sadece bir kaçı. Bu affetmek herhangi bir kabahat işledin özür dile affolsun değil. Çok zor bir şey geçmişteki birikimlerinden tümüyle kurtulmak-sırtındaki yükü artık tamamen  bırakmak). İstikbale bakmak lazım. Geçmişe değil,çünkü o yöne gitmiyorsun.    

2.Kırgınlık dolayısıyla görüşmeyen iki eski dostun kötü günde yanyana gelmeleri (arada ne geçmiş olursa olsun) o an için unutup yardıma koşabiliyor musun? Bunu başarabilmek olgunluk ister.

3.Gülru'nun Gülfem hakkında gelen itirafı: Gülfem etrafında sarsılmaz bir güç kılıfın var.Ben bunun için sana hayrandım.  Onur'un cümlesi ise: Gülfem bırak bir an için şu güç maskeni. Bırak da sana yardım edeyim. ( Bilmeyenler için Onur dizide psikolog, Gülru ise Gülfem'i çökertmek için aileye  zorla gelin geldi. )

4. Sonuçta Gülfem'in  yaşadığı büyük psikolojik problem sonucunda Onur'a  kendi rızasıyla açıldı. Çünkü artık bu konunun altında ezilecek. Yükünü taşıyamayacak. Kardeşine yaptıklarını psikoloğa utana sıkıla itiraf etti.  Gülfem için bu neden önemli : Yol ayrımında ; ya bu yükü sonsuza dek altında ezilmeden taşıyacak , ya da psikoloğa açılmak suretiyle derdine derman bulacak. İkincisini yaptığında tekrar o güçlü zırhını kuşanabilir . Ezilmez, yıkılmaz. Hayatına kaldığı yerden devam edebilir. Kendi yolunu açar.    

5. Gülru’nun Halide’ye yardımı: Tamam ben seni çökerttim. Ama seni yol kenarında ağlayarak, çökmüş bir durumda bırakamam.  

Bu beş husus kimin aklına geldiyse helal olsun. Konu ,replikler ve hangi sorunda hangi karakterler birbirlerine yargılamadan ,sorgu sualsiz yardım edecekleri açısından senaristlerden başlayarak yönetmen ve oyunculara kadar hepsini duyarlılıklarından ötürü tebrik ederim.Dün böyle bir değişiklik gelmesi beni yazmaya itti. Demekki istenince ne güzel derinlik katılabiliyormuş. Bakış açısını bir tık öteye taşımak  insanın hayatında neleri değiştirebileceği hususunda ne tezler yazılır……..

12 Nisan 2015 Pazar

Serenad Göksel'in mucize yaşamı

 
Sevgili arkadaşım Heves Atasoy'a, yönetmenimiz Betül Özenç'e ve kameramanımız Emre Tecer'e bu videonun gerçekleşmesinde katkılarından ötürü teşekkür ederim.Bu video benim gibi sol kol ve sol bacak felci geçiren insanlara ışık tutmak amacıyla çekilmiştir.
 
 

24 Mart 2015 Salı

INSURGENT(KURALSIZ)

 
 
Insurgent, Veronica Roth'un çok satan kitap serisi Uyumsuz'dan (Divergent) sonraki ikinci kitabı olan Kuralsız'ın (Insurgent) uyarlamasıdır.Film; aksiyon, görsel efektler, macera içeren adrenalin dolu bir bilim kurgudur . Bu konulara ilginiz varsa kaçırmayın.Ben kamera arkasını gördükten sonra izlemeye karar verdim. 
 
Çok kalabalık bir kadroya sahip olmakla birlikte neredeyse sadece Tris Prior (Shailene Woodley)'in üzerine kurulmuş. Tris  sevdiği insanları ve kendini kurtarmak için bir savaş vermektedir. Bir yandan da fedakarlık, kimlik, bağlılıkla ilgili evrensel sorunlarla boğuşur. Üstelik savaş başlamak üzeredir ve herkes bir tarafı seçmek zorundadır, tarafsızlık söz konusu değildir. Telafisi mümkün olmayan hatalar söz konusudur ve Tris'in tek şansı "Uyumsuz"luğunu kabul edip öyle mücadeleye devam etmektir.
  
 
 
 

3 Mart 2015 Salı

8 Saniye



8 Saniye’nin sloganı: İnsanın kaderi kendi çabasına bağlıdır.

‘8 Saniye’; gerçek hayattan esinlenip yazılmış olması, görsel efektleri, Don Miguel Ruiz’in kitabından izler taşıması bunun ötesinde kendisinin de filmde oynamış olması izlenmeye değer bir Türk-Alman ortak yapımı eser yaratmış.
Çekimleri İstanbul, Berlin ve Meksika’da gerçekleştirilmiş.
 
Senaryosu Berlin’de doğup büyümüş olan Esra İnal’ın hayat hikayesinden yola çıkılarak  yine kendisi  ve Nuran Evren Şit tarafından kaleme alınmış. Esra özel ilişkilerinde kapana kısılmış hissetmektedir. Kendisine dayatılan kurallarla hep çatışır, içini kaplayan hep bir şeylerin eksik ya da yanlış olduğu hissinden kurtulamamaktadır.
Küçüklüğünden itibaren gördüğü rüyaları ailesine anlatır ama kimsenin onu dinlemediği ve dolayısıyla anlamadığı inancındadır. Mesela rüyasında annesini yerde baygın görür. Nasıl olsa kimse bana inanmayacak ve dinlemeyecek diye kalkar kalkmaz annesinin yanına koşar. Onu aynı rüyasında gördüğü gibi yerde bulur . Ele avuca sığmadığından hep baskı altında tutulmaya çalışılır. Esra'nın arzusu, çocukluğundan beri rüyalarına giren gizemli adamı bulmaktır. Ancak rüyalarında ne kadar bilinçlenir, ne kadar gerçeği kavrarsa, gündelik hayatına etkisi o kadar artar. Ben onu babasından dolayı şanslı buldum. Zira namaz kılan ancak açık fikirli bir baba her zaman bulunmaz. Eşlik eden diğer oyuncularsa
Fırat Çelik, Fahri Yardım, Mehmet Kurtuluş, Salih Kalyon, Sema Poyraz, Devrim Yakut.
   

Yönetmen Ömer Faruk Sorak filmin ismini 8 Saniye seçmesini Güneşin Samanyolu Galaksisi içerisinde bir tam dönüşü 255 milyon dünya yılına denk gelmesiyle, dolayısıyla güneşin perspektifinden dünyaya baktığımızda, 70-80 yıllık bir insan ömrü, aşağı yukarı 8 saniyeye denk gelmesi ile  açıklıyor. Peki insanlar hayatlarının 8 saniye, yani yanıp sönen bir ışık kadar olduğunun farkında olsalardı bu hayatı nasıl yaşarlardı konusunu sorgulamış. Bu kadar kavga gürültüyle mi, bu kadar kinle, nefretle, hırçınlıkla mı yoksa bu hayatın değerini bilerek mi?”

Filmi sonunda Don Miguel Ruiz’in ''4 Anlaşma Toltek Bilgelik kitabı'' adlı kitabından kesitler sunulması ayrı bir güzellik katmış.

Nedir bu 4 anlaşma:

1.   Kullandığınız sözcükleri özenle seçin.

2.   Hiç bir şeyi kişisel algılamayın.

3.   Varsayımda bulunmayın(Yanlış anlarız, kişisel anlarız, dram yaratırız)

4.   Daima yapabildiğinizin en iyisini yapın.

Kitabın ve filmin ortak dili: İnsanlar farklı boyutlarda ve farklı açılarda acıların tiryakisi olur. Rüyalarımız unuttuğumuz ya da yok saydığımız olayların hatırasıdır. Rüyalarımız bizimle birlikte gelişir.

Filmde altı çizilen konular: Toplum ve Kadın yüzleşmesi(erkekler tarafından kadına yüklenen manalar) ,Uyumsuzluklar(evlilik baskısı, kişilik çatışmaları, toplumun değer yargıları). Bir kadının erkeklere emanet olmadan hayatını istediği gibi şekillendirme çabasıyla gelişen olaylarda yaşadığı zorluklar.  

Maalesef halkımız bir filme emeği geçen kişilerin adlarının yazıldığı film sonlarında derhal kalkıp sinema salonunu terk etmeyi seçtiğinden yönetmenin en sona,akıllıca yerleştirdiği espriden mahrum kaldılar.   





19 Şubat 2015 Perşembe

GRİNİN ELLİ TONU



                                                            


“Grinin Elli Tonu” E.L. James’in çok satan cinselliğin farklı bir yönünü cesurca ele alan romanından beyazperdeye uyarlanmış . Klasik olmayan içeriğinde acı bir aşk , romantizm , bağımlılıklar, güç ve travma var. Bu roman bir üçlemenin birincisi, diğer ikisi ise Karanlığın Elli Tonu ve Özgürlüğün Elli Tonu . Cinsellik; hakimiyet, teslimiyet, sadizm, mazoşizm ekseninde sunulmuş. Karakterler arasındaki ‘’çekim’’ daha başlarda hemen kendini belli ediyor.

Film ,pahalı zevkleri ve hediyeleri karşısındaki kadına sunan Christian Grey(Jamie Dornan),Grey şirketler topluluğunun sahibi ,27 yaşında çok yakışıklı,kız arkadaşlar bana göre değil diyen, gizemli bir geçmişe sahip,dominant ve kontrol delisi bir genç ile 20 yaşında üniversiteden mezun olma arifesinde bir edebiyat öğrencisi olan Anastasia Steele (Dakota Johnson-Don Johnson ve Melanie Griffith’in kızları) arasında geçen sıra dışı bir ilişkinin hikayesini konu alıyor.
                                


Kanımca Christian, küçük yaşta çok ciddi bir travma yaşamış ve sevdiği kıza bunu anlatmaya çekiniyor. Anastasia’ya yaşanan/yaşanacak hiçbir şey kesinlikle üçüncü bir şahıs ile paylaşılmayacak içerikli bir sözleşmeyi imzalatmak istiyor. Bu anlaşmaya uzanan tutku dolu ve aslında 'gri' süreç işlenmiş.
Böyle insanlar olduğu gerçeğini inkar edemeyiz.  Filme alaka pek fazla idi Neredeyse boş koltuk yoktu.
                                    
 

18 Şubat 2015 Çarşamba

WHIPLASH







 Prestijli müzik okulu Shaffer'da 1. sınıfta okuyan 19 yaşındaki Andrew Neiman (Miles Teller), hırslı bir davulcudur ve günün birinde efsaneler arasına girmeyi hayal etmektedir. Okulun en önemli orkestrasının şefi ise Terrence Fletcher (JK Simmons)  oldukça katı eğitim prensipleri uygulayan bir jazz öğretmenidir aynı zamanda öğrencilerin korkulu rüyasıdır. Fletcher Neiman'ın yeteneğini farkeder ve okulun ana orkestrasına alır. Neiman onun  gözüne girebilmek için insanüstü bir çalışma sergilerken, ailesini ve özel hayatını bir kenara atar. Aralarında tansiyonu hiç düşmeyecek bir öğretmen-öğrenci ilişkisi başlar. İki taraf da baskın karakterinden taviz vermez. Bu süreçte elleri çalışmaktan kanlar içinde kalan Neiman, küfürbaz Fletcher’ın hakaretle dolu eğitim tekniklerine boyun
eğmek zorunda kalır. Ama Neiman’ın da kendine göre numaraları vardır ve en sonunda, karşı karşıya kalacakları müzikal düelloda işler iyice çıkmaza girer.

Gençliğinde kendisi de davul çalan filmin yazarı aynı zamanda yönetmeni Damien Chazelle, bu filmi 19 güne sığdırmış.

"İngiliz dilindeki en tehlikeli iki kelime 'Good job' dır" diyen Fletcher bu sözcükleri kullanmayı ısrarla red ediyor çünkü ona göre bunlar mükemmeli bulmayı engelliyor.

Whiplash,özellikle müzikle içiçe olan sanatçılarımız için ve kesinlikle sinemada iyi bir ses sistemiyle izlenmesi gereken bir film.Müzik dışındaki dallarda aktif olan sanatçılarımıza da hitap edeceğinden eminim. Baştan sona gerilime hazır olun.

Fletcher’in bir sahnedeki tutumu çok hoşuma gitti. Notayı kimin yanlış bastığını tespit ederken ‘’kim yanlış çalıyorsa söylesin diyor. Yanlış yapanın yanına gidip sensin dediğinde aynı zamanda neden itiraf etmiyorsun diye bir soru yöneltiyor. Akabinde onu orkestradan kovuyor ancak diğer öğrencilere yaptığı açıklama  enteresan. Esas hatayı yapan kovduğum öğrenci değil. Aslında sensin diyerek öteki öğrencilerden birini daha kovuyor. Kovduğu öğrencisine dair izahati çok güzel. Notayı doğru çaldığının arkasında durmuyor.Ben hata yapmadım diyemiyor ki bu kötü bir şey.

Neiman’ın kız arkadaşından davul çalmak uğruna ayrılması hiç hoşuma gitmedi. Çünkü tamamen bireysel bir karar söz konusu. Benim için davul çalmak hep öncelikli olacak sen de  bana benimle ilgilenmiyorsun diyeceksin.  Halbuki kız arkadaşı böyle bir konuyu hiç gündeme getirmemiş,itiraz bile etmemişken.Bu karar müşterek verilmeliydi. Neiman’ın davulu uğruna Fletcher’den yediği onca dayak bana bu kadar dokunmadı.Kararını vermiş olarak karşına oturan kişiye karşı yapılacak hiçbir şey yok.   

 
 

13 Şubat 2015 Cuma

AŞK YENİDEN


 
 
 
 

Fox Tv 'de Ersoy Güler'in yönetmenliğinde başlayan ''AŞK YENİDEN''adlı dizi başrollerini Buğra Gülsoy ve Özge Özpirinçci'nin  paylaştıkları  bir Süreç Film yapımıdır.

Ana hatlarıyla Amerika’dan İstanbul'a dönüş yolculuğunda uçağın girdiği türbülans  yüzünden beklenmedik bir şekilde Zeynep'in  bebeğiyle Fatih’in kucağına düşmesiyle yolları kesişen bir çiftin hikayesi anlatılmaktadır. İkisi de önceki ilişkilerinde aradıklarını bulamamışlardır.

Repliklerdeki kelime oyunları dikkat çekiyor ben esprili anlatımı çok severim. Yerinde kullanıldığında konuya tat katar. Güldürür, düşündürür, hafızaya kazınır. 

Zeynep(Özge Özpirinçci) Trabzon’lu tutucu ve gelenekçi bir babanın kızıdır , dobra- hatta patavatsızdır, inatçı, eğlencelidir. Yumuşak kalbine rağmen dağ gibi dik durmayı başaran bir karakterdir. Hayatındaki en değerli varlığı oğlu Selim'dir. Genç yaşlarında aşkının peşinden Amerika’ya gitmiş,süküt-u hayalle geri dönen genç bir annedir.

Fatih  Şekercizade(Buğra Gülsoy)yakışıklı, zengin, iyi eğitim almış aile değerlerine bağlı olmakla beraber bunlardan bunalmış bir gençtir. İstemediği bir kızla beşik kertmesi yapılmıştır.  

Sonuçta iki gencin vakite ihtiyaçları vardır.  Fatih de bu fırsatı değerlendirip, Zeynep’e havaalanında ailelerini   idare etmek için ilginç bir evlenme teklifi yapar. Bu evlilik oyunu için altı ay yeter mi diye sorar. Ailelerine birbirlerini  evlendik çocuğumuz oldu şeklinde tanıştıracaklardır.  Kimin ailesine gidilsin derken Fatih'e öncelik verilir. Güzel bir karşılama töreninin ardından evlilik oyununun ilk meyveleri alınmaya başlanır. Hele Fatih'in Zeynep'in babasıyla tanışması daha da ilginç gerçekleşir. 
İki genç  o kadar farklı yetişmişlerdirki ister istemez her girdikleri ortamda yanlış üstüne yanlış yaparlar. Adetler, alışkanlıklar farklı olunca zıtlaşmalar yaşanır. İkisi de vaziyeti  bir yandan toparlamaya bir yandan birbirlerini tanımaya çalışırlar.

Öne çıkan karakterlerden biri de Fatih'in babaannesi Gülsüm Şekercizade'dir (Tülin Oral)  80’li yaşlarda ,bakımlı,dominant, çok şık,  otoriter , kimi zaman beklenmedik şekilde alttan alıp durumu kurtaran , fevkalade gözlemci,torunlarına ve oğluna düşkün ancak  gelinini sevmeyen bir Osmanlı kadınıdır.

 
Dizi ,ciddi olunması gereken yerde güldüren repliklerle süslenmiş, üstüne bir de oyuncuların doğallığıyla   lezzetlenmiş.

Daha birinci bölümden benden tam not aldı. Bu samimi yapımı izlemenizi öneririm.

 

23 Ocak 2015 Cuma

Takip 3 Son Karşılaşma





Devletteki görevinden ayrılan Bryan Mills(Liam Neeson) bir gizli operasyon ajanıdır boşandığı eşi ile yakın görüşmektedir.Bu biten evlilikten bir de kızları bulunmaktadır.  Boşandığı eşi bir sohbette yeni evliliğinde hiç mutlu olmadığını ve Bryan ile eski günleri çok özlediğini dile getirir. Bunun üstüne Bryan ona kafa dinlemek istediğinde kendi bekar evine gelsin diye evinin anahtarını verir. Bir sabah kendisine çörek almaya çıkar ve döndüğünde boşandığı eşini evinde odasında boğazından bıçaklanmış halde bulur. Suçsuz yere zanlı gösterileceğini bildiğinden kayıplara karışması gerekmektedir. Kızını arar, benden duymanı istiyorum der anneni öldürüp benim evime bırakmışlar ama emin olki onu ben öldürmedim . Biraz uzaklaşmam gerekiyor ama seninle sürekli irtibatta kalacağım . Buradan itibaren Mills bütün tecrübesini ve yeteneklerini kullanarak gerçek suçluyu bulmak ve kendi adaletini sağlamak durumundadır müthiş zeka dolu bir aksiyon başlar.Eski eşinin nereden benzin aldığına ve kızının her sabah hangi benzinciden gidip süt aldığına kadar ezbere bilmektedir. Bu detaylar onun karanlık yolunu aydınlatmaya yarar. Güvenlik kamerasından karısına kimin saldırdığını bulur.Ancak kayıttan yüzünü göremez,elindeki dövmeye yoğunlaşır. Bu esnada peşine hem FBI hem de CIA düşmüştür. Kapıdan girdiklerini ve ona doğrulttukları silahı görmesine rağmen soğukkanlılığını korur. Hiç renk vermez. Tutuklanmak üzereyken kaçar.

Kızının yakın takibe alınacağını bilmektedir. Dolayısıyla kızının gideceğini bildiği her yere onun anlayacağı şekilde kısa mesajlar bırakır.Böylece görüşmeleri hep dakika bazında sınırlıdır. Direktifler ve kısa kısa bilgilerle ikisi de birbirinden haberdardır. Aralarında o kadar büyük bir sevgi ve güven vardırki. Bunu izlemek de  benim için ayrı bir güzellik oldu filmde. Hep nokta atışlar. Açık kalan nokta, tereddüt yok.Olgunluk , kenetlenme, kabullenme,medeniyet var.

Bitime yakın replikler çok anlam kazandı.

Bryan Mills-polis amirine:Artık suçsuzluğum anlaşıldı.

Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun? Önceliğin nedir?

Polis amiri-Bryan Mills’e: O adamı tutuklayıp içeri atmak.

Senin önceliğin nedir?

Bryan Mills: KIZIM. Artık hayatta kalan tek varlığım. Onu o adamın elinden kurtarmalıyım.

Aksiyondan keyif alanlar için buradaki sahne belki de filmin en çarpıcı aksiyonu. Film hala vizyonda ise gidin kendiniz izleyin. Belki siz de benim kadar keyif alırsınız.