Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

1 Şubat 2013 Cuma

20 DAKİKA'NIN SENARİST İMZALARI

                                                                                                                                              2.2.2013



20 DAKİKA adlı dizi daha 10. dakikasından itibaren Kerem Deren ve Pınar Bulut imzası taşıdığını flashbacklerle hissettirdi. Türkiye'de bu stille ilk Ezel'le tanıştım. Flashbackler şimdilik dozunda, ancak dozu aşarsa her an zaplanma riski taşımakta. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus bu.  
Konusu kısaca şöyle: Normalde evin direği ataerkil toplumlarda erkek olarak bilinirken bu dizide bir kadın karakter olarak karşımıza çıkıyor. Melek Halaskar (Tuba Büyüküstün) Ali'nin (İlker Aksum) eşi, iki çocuk annesi, yuvasının eşi olmasına rağmen tüm  sorumluluğunu tek başına yüklenmiş,her durumu idare etmeyi başarabilen bir kadın, yorulmasına rağmen sesi hiç çıkmıyor. 
Ali ise sadece tarih öğretmeni. Baba, öğretmen ve eş olmak dışında hiç bir özelliği olmayan bir karakter. Karısının durup dururken cinayet zanlısı olarak hapise atılması onun hayatında milat oluyor. Hiç bir şeyin üstesinden gelemeyen bir adam karısına olan aşkı uğruna akla hayale gelmeyecek işlere kalkışıyor. Maddi ve manevi muazzam sarsılıyor ama karısını kurtarmakta o kadar kararlı ki karşılaştığı her engele takılıp düşmesine rağmen bu engeller onu yıldırmıyor. Her yeni gün kendini aşıyor. 
Dizide dram,aksiyon ,espri ve karamizah içiçe örülmüş ve matematiği sağlam kurulmuş. Örneklemek gerekirse- "şimdilik" cinayet büro Ozan Çevikoğlu- diye  cevaplanan bir telefon görüşmesinden bahsedebilirim ki bu cümle polisin olayları deşifre etmek umuduyla fazlasıyla üstüne gittiğinden pek yakında mevkiinden olacağının bir göstergesi olarak söyletilmiş karaktere. 
İnsanların yüzlerine sürekli bir takım olumsuzluklar vurulmakta:
ben doktorum sen katilsin.aynı değiliz.
cesursan önce kendin için cesur ol.
Kendileri de işlerinden olabilirler diye polise çay vermeden geçiyor çaycılar.
Fişi çekilecek kişi için polisin bakış açısından verilen bir değerlendirme: 1-2 güne Melek Halaskar Kerim Solmaz'ı öldürmüş olacak.
Ali, eşini ziyarete gittiğinde içeri girerken tüm kamera ve kapılara dikkat etmesi isteniyor çünkü hedef Melek'in oradan kaçırılması. Ali tüm kapılardan  etrafına göz gezdirirerek girerken ,eş zamanlı olarak harita üzerinde onun adım adım hareketlerini Kedi lakaplı Bülent Emin Yarar'ın takip etmesi ve mekan geçişleri güzel işlenmiş. 
Ali'nin aynı zamanda geldiği olgunluk seviyesi de farklılaşıyor. Uzun zaman koyulan yasaktan sonra eşini tekrar görünce sarfettiği cümleler çok anlamlı:
"Bırak yükünü biraz ben taşıyayım! Bırak 10 dakikacık ben güçlü olayım. Yıkılmam merak etme." Karısına karşı sevgisi ve inancı çok güçlü. 

Hapishanenin içinde ciddi bir hayata tutunma mücadelesi var. "yukarıdan" hapishane muavini dolayısıyla mahkuma psikolojik baskı uygulatılıyor. Yapılan telefon görüşmeleri nihayetinde Muavin Süreyya'nın (İpek Bilgin) geçmişten "yukarıya" bir borcu olduğu  "bunu yapınca senin borç silinir" cümlesiyle anlıyoruz. Herkes gücü yettiğine yaptırım uyguluyor. İlgililer yaptırımı uygularken çok rahatlar fakat kendileriyle başbaşa kaldıklarında müthiş bir vicdan muhasebesi ile karşı karşıya geliyorlar. 


Cinayet aleti yapımına ve şifreli telefon görüşmelerine de yer verilmiş. 


İlker Aksum, Fırat Çelik ve İpek Bilgin'i özellikle muhteşem oyunculuklarından dolayı tebrik ederim. Ay Yapım'a da böyle bir kaliteli yapımla bizi buluşturduğu için teşekkür ederim.

Hiç yorum yok: