Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

20 Ağustos 2013 Salı

Trance

 
Sanat eserleri konusunda uzman komiser Simon, Franck adındaki bir gangster ile birlikte milyon dolarlar değerindeki bir tablonun çalınma eylemine katılır. Olay esnasında o kargaşa da başına korkunç bir darbe alır, ve uyandığında tabloyu nereye sakladığı konusunda hiçbir şey hatırlamamaktadır. Ne tehditler ne de işkenceler onun hafızasını geri getirmeyecektir. Bunun üzerine Franck bir hipnoz ustası tutar böylece Simon'un beyninin derinliklerindeki bilgiye ulaşmayı planlamaktadır. Filmin yönetmenliğini Danny Boyle yaparken filmin başrollerini James McAvoy, Rosario Dawson, Vincent Cassel paylaşıyor.
Filmin bütçesi çok büyük değil ama sonuna kadar farklı konusuyla ve sürükleyiciliği ile de izletmeyi başarıyor. yapma niyetinde Ayrıca filmdeki bazı sahneler fazla  cinsellik içeriyor halbuki  çok yalın ve nokta atışla daha farklı(kısa ve öz) anlatılabilirdi. Öncelikle film baştan sona sürükleyici nerdeyse bir an bile durmuyor.
gerçekten farklı,başarılı ve çok kafa karıştırıcı bir senaryosu var filmin.Film yaklaşık 6-7 oyuncuyla geçiyor ve filmde bir şeyler yaşanıyor fakat insan neler olduğunu tam olarak anlayarak izleyemiyor çünkü tam anlamıyla beyin jimnastiği yaptırıyor film ve filmin sonu fazlasıyla dolambaçlı ve ucu açık  bir son. ı.Bu arada filmin tam bir psikolojik film olduğunu söylemeliyim kesinlikle aksiyon beklemeyin tam anlamıyla psikolojik türünde bir yapım.Ben filmin en çok hipnoz sahnelerini beğendim hipnoz sahneleri gerçekten etkileyici olmuş.Ancak hipnozla neler yapılabilir görüyorsunuz. Beyin yıkamak bu kadar basit. En azında sırf senaryosu için bile Trance izlenmeli diye düşünüyorum.Özetle film başarılı,oldukça kafa karıştırıcı,şaşırtıcı,farklı,etkileyici ve sinemada izlense tadına varılabilir mi çünkü film bir sağa bir sola yatırıyor. Sürekli bir ters köşe mevzu bahis.Adeta sıkabilir bile bundan hoşlanmayanı.
Birileri bana şaşırtıcı ve beni etkileyecek bir film söyle derse alın işte izleyin. Hipnozla ilgilreniyorsanız izlemenizi öneririm. Ama çok kafa karıştırıyor.pür dikkat izlemelisiniz. .Ancak hipnozla neler yapılabilir görüyorsunuz. Beyin yıkamak bu kadar basit.Kötüye kullanıldığında tabii Naçizane bazı sahneler kendini çok belli etti nereye varacağı ve ne çıkacağı sonunda bir miktar belliydi.Kanımca.. Dvd de seyretme şansım olduğundan bazı sahneleri birkaç kez seyrettim.
 




2 Ağustos 2013 Cuma

Transformers 4 meraklılarına fragman ve Detroit /Texas gizli çekimleri







Transformers severler bu defa bu filmi izlemeden sizinle  filmin fragmanını ve Detroit/Texas gizli çekimlerini paylaşmak istedim. 


                                                                                                                                   
Serenad Göksel
   02.08.2013

1 Ağustos 2013 Perşembe

G.I Joe Misilleme

Stephen Sommers'ın 2009 yılında çektiği gişe filmi G.I. Joe: Kobra’nın Yükselişi (G.I. Joe - Rise of Cobra) filminden bayrağı devralan yönetmen Jon Chu başrollere Dwayne Johnson, Channing Tatum ve Ray Park'ı taşırken, kadroya dahil edilen Bruce Willis, Ray Stevenson, Adrianne Palicki, Jonathan Pryce, Lee Byung-hun, Elodie Yung gibi yıldızlar eşliğinde G.I.Joe değişik olaylarla tekrar beyaz perdeye taşınmış.G.I. Joe efsanesi 2013′de yine zorlu görevlerle geri dönüyor. Ekip bu sefer dünyayı hakimiyeti altına almayı hedefleyen Zartan ve onun adına çalışanlar ve Zartan’ın etkisi altına giren dünya liderleriyle zorlu bir mücadeleye giriyor.Ben aksiyon, macera tarzı filmleri sevdiğimden bu filmi seçtim. Ve  Bruce Willis'in ''cool'' tarzını (kendisi mesela tam çatışmadayken birden beklenmedik bir  espri yapar= bu da bir nevi onun imzasıdır bence)  Çekimleri de ayrıca çok beğendim. İnşallah siz de keyifli bir hafta sonu gününde bu filmi izlersiniz. İyi seyirler dilerim şimdiden.
 
 

 
 
 
 
 
 
 
 
 

Behind the Candelabra filmi (Şamdanın arka yüzü) fragmanı ve kamera arkası görüntüleri








 
   İzlemeye değer bir film. Biyografi olduğu için herkese hitap etmeyebilir.Liberace(Michael Douglas) usta bir piyanist, inanılmaz bir şovmen ve sahne ve televizyonun göz alıcı yıldızı. Şovmenlikle, ışığıyla ve abartıyla özdeşleşmiş bir isim olan Liberace izleyicilerin onu sevmesine ve 40 yıllık kariyeri boyunca ona sadık bir hayran kitlesi oluşturmasına neden olan dünyaca ünlü biriydi.Liberace hem sahnede hem sahne dışında aşırı uçlarda bir yaşam sürdü. 1977 yazında, yakışıklı ve genç yabancı Scott Thorson(Matt Damon) soyunma odasına girdi ve aralarındaki yaş farkına ve farklı dünyalara ait olmalarına rağmen, aralarında beş yıl sürecek bir ilişki başladı. BEHIND THE CANDELABRA bu ilişkinin kamera arkasını Las Vegas’taki Hilton Hotel’de tanışmalarından acı ayrılıklarına kadar her şeyiyle gözler önüne seriyor.

 Eşcinsel rolleri kolay giyilebilen roller gibi gözükse de çok sırıtabilir. Keza Liberace gibi uç bir kişiliği ekrana yansıtmak çok daha zor. Ama Michael Douglas o kadar muazzam oynuyor ki ayakta alkışlamak istiyorsunuz. Matt Damon ' a da hakkını vermek lazım. Son derece iyiydi. Fakat ben yine de Michael Douglas ' ı bu filmde ve bu rolde çok ayrı bir yerde tutuyorum. Muhteşem bir performans.Tarz, duruş, mimik, saç her şey muhteşem.
Açık söylemek gerekirse öylesine yorumlaması cesaret gerektiren bir filmki. İtiraf etmeliyimki felç geçirmeden önce bunu yorumlamaya cesaret edemezdim. Şimdi kendimde pek çok şey gibi buna da cesaret bulabiliyorum.  Ben Michael Douglas’ı Kirk Douglas’ın oğullarından biri olarak ve çapkın olarak tanırım. Başka özelliklerini de pek bilmem şimdiye dek de ilgilenmedim.  En son duyduğum gırtlak kanseri oluşu ancak hangi evrede olduğunu bilmiyorum.Yani ailemde anne tarafımdan dolayı kanserin evrelerinin olduğunu biliyorum. Şuna bağlamak istiyorum.Nasılki futbolda bir oyuncu jübile yapar. Bu da Michael Douglas'ın son filmi olabilir bu role  herkes evet diyemez. Hoş ben bunun üstüne daha iyisini yapabileceğinin kanısında değilim. Bu bir Allah’a ısmarladık olabilir. Olağanüstü bıçak sırtı bir rol ve hakkı ziyadesiyle verilmiş bir rol.  Ödüllere aday olursa ki umarım olur. Kesinlikle hepsini almalı. Almazsa üzülürüm. Karşısında kim aday olursa olsun. Önemli değil. Emmy, Golden Globe, Oscar tümünü almalı ve hatta Matt Damon ile paylaşmalı. Çünkü tüm oyuncular muhteşem.Golden Globe'u alanlar ekseriyetle Oscar'ı da alıyorlar. Bazı istisnalar var tabii.Sanat filmi sevenler bunu kaçırmayın derim. Eşi benzeri çoktandır yoktu.  Bir de lütfen bu filmi önyargısız seyredin. Böyle hayatlar var. Herkesin yaşamına ve tercihlerine saygı duymalıyız. Bize uyar ya da uymaz.Filmin birden fazla mesajı var. Sahne hayatı çok bambaşkadır. Önü ve arkası. Herkes bilmez. 4 duvar arasında neler yaşanır…Aslında normal olarak da bilinmemesinde fayda vardır. İlgili zatın bir gizeminin olması önemlidir. Onun hayatında bazı şeyler merak edilmelidir.Kimi meşhurlar sırf bunun için halka karışmazlar. Ona buna cevap vermezler bile. Magazin sayfalarını süslememeye dikkat bile ederler. Okudukça bana hak verenler de olacak vermeyenler de. Biliyorum. Sorun değil her türlü seviyeli yorumunuza  açığım. Sahnedeki kişi sunulanın hakkını vermek zorundadır.Sahneye çıkan kişi o gün üzüntüsü de olsa sahneye çıkmalıdır ve yapması gerekeni yapmalıdır. Şov dünyasında kimin ne çıkacağı da ne yazıkki belli olmuyor.
Böyle bir filmin yorumu 2 satırla bitemezdi.Her izlediğim filme bu kadar vakit ayırmıyorum açıkçası.Gerisini siz düşünün.Sanat yönetmenine kadar pek çok dalda aday olmalı bu film ve hatta ödülleri almalı.

                                                                        Serenad Göksel
                                                                          01.08.2013