Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

4 Nisan 2016 Pazartesi

46 YOK OLAN



Star TV'de yayınlanan 46 Yok Olan'ın

yapımcılığı Nunova Film'e , yönetmen koltuğu Serdar Akar'a ,senaryosu ise Ercan Mehmet Erdem'e ait.Başrollerini Erdal Beşikçioğlu,Yasemin Allen, Melis Birkan, Berkan Şal,Metin Belgin ve Saygın Soysal paylaşıyorlar.

Gelen çeşitli soruları tek tek yanıtlamayı istedim.
 

Adı Neden 46: İnsan DNA'sında bulunan 46 adet kromozomdan dolayı bu ad uygun görülmüş.


Konusu, Murat Günay babasının kurduğu bir vakıf üniversitesinde genetik profesörlüğü yapmaktadır. Kendi alanında Türkiye’nin en iyileri arasındadır. Ancak çift karakterlidir. 15 yıl önce babası onun ve kızkardeşi  Ezo'nun gözleri önünde öldürülür. Ezo bu olaydan çok kötü etkilenmekle kalmaz, üstelik sürekli depresyon ilaçları kullanır ve bir gün aşırı doz dolayısıyla felç geçirir. Murat kardeşi için tıbbın bütün imkanlarını kullanır, fakat kardeşine yardımcı olamaz. Bir gün artık kardeşi için tıbben hiçbir şey yapılamayacağı söylenir. Murat bunu kabullenemez, nihayetinde artık kendi başına kardeşini kurtarmaya karar verir. Evinin bodrum katında kurduğu laboratuarında deneyler yapar ancak deneği yoktur. Tek çare kendini denek olarak kullanmaktır. Dizide geçmiş ile günümüz arasında sürekli doğal flashbackler bulunuyor.



Şamanizm nedir: İlkel kavimlerde görülen, ruhlarla insanlar arasında aracılık yaptığı ve hastaları iyileştirme gücüne sahip olduğu kabul edilen Şamanlar çevresinde yoğunlaşan inanç sistemidir.

Şimdi Murat'ın kardeşi Ezo'yu iyileştirmek için ihtiyaç duyduğu Şaman içeceğinin içeriğindeki DMT-Dimetiltriptamin'in ne olduğuna bakalım.


DMT, beyin dolaylarındaki pineal bez tarafından uyku sırasında salgılanan bir çeşit halüsinojendir. Salgılanması rüyaların görüldüğü evreye denk gelir ve etkilerinin arasında zaman algısında değişim bulunur. Beyin uyku dışında sadece ölüm ve doğum sırasında DMT salgılar.


Sadece bir saat içinde bol miktarda kimya,genetik,aksiyon ve heyecanla dolup taşıyorsunuz.


Erdal Beşikçioğlu'nun cool,kendinden emin ve rahat oyunculuğu diziyi renklendirmiş.Bu sıfatları Yasemin Allen için de vurgulamalıyım.

Yönetmen Serdar Akar da konuyu işleyiş tarzı ile ön plana çıkıyor.

 

Bu dizinin sorularınız haricinde neden bu kadar üzerinde durduğuma gelecek olursak; bilimsel bir senaryo ile dalında tek olmak suretiyle fark yaratması ,dolayısıyla rakipsiz olması, görsel zenginlik içermesi,sanki bir Amerikan dizisinin telif hakkı satın alınıp Türkçe dublaj yapılmış, teknolojinin fevkalade kullanılımı yüzünden.

Yayın saati diğer alışılmış dizilerden geç(bence ''benim reyting kaygım yok -kendime güveniyorum diyen''bir dizi.)Bu fikrimi destekleyen bir Erdal Beşikçioğlu röportajı okudum.


''Kendilerini kapatmış, yardıma muhtaç, bitkisel hayattaki insanlara ulaşmak zor olmayabilir'' diye bir cümlesi var Murat karakterinin.


 
Komadaki hasta duymaz tezine cevaben geçmişte yoğun bakımda yatmış ve emboli dolayısı ile felç geçirmiş bir kişi olarak kendi tecrübemden yola çıkarak bilgi veriyorum. Ben yoğun bakımda yattığım süreçte etrafımda hastabakıcıların konuşmalarını duydum. Gözümü açamıyor,konuşamıyor, sol kol ve sol bacağımı hareket ettiremiyordum. İçimden ''sizi duyuyorum, sizi anlıyorum diyor, ancak tepkimi dile getiremiyordum. Dinleyin beni diyemiyordum tabii. Bu öyle bir sessiz çığlık ki kendini ifade etmenin 1000 türlü yolunu arıyorsun. 


Sosyal medyada okuduğum antitez fikirler: Bu saatte dizi mi başlar?,Pazartesi sendromu ne olacak?,Komadaki insan duymazki!Şamanlardan bize ne? (Budizm gibi herhangi bir inanç da  işlenebilirdi.)

Dilerdimki , yaratılan fark çoğunluk tarafından görülsün,alışılmışın dışına çıkıldığında yeniliğe ve değişime direnilmesin.


Fenomen olacağı yönündeki tezleri de memnuniyetle okudum. Kaçırmadığıma sevindim diyenleri de .   


Dizinin ilk iki bölümüne istinaden  yorumlarım bu yönde. 46 Yok olan'ın yolu açık olsun. Dilerim uzun soluklu olur.


Diziyi izleyip izlemeyeceğinize elbette özgür iradenizle karar vereceksiniz.    


Hiç yorum yok: