Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

11 Aralık 2015 Cuma

By The Sea
























 
 
 
 
Film, Pitt çifti  görülünce magazinel ve akıcı sanılabilir; aksine  gayet durağan, melankoli,röntgencilik ve evlilik krizi içermekte. Bu beklentiyle giderseniz sukut-u hayale uğrarsınız.

Evlilikleri krizde olan New York’lu  çift Roland (Brad Pitt) yazardır ve Vanessa (Angelina Jolie) emekli bir dansçıdır.  1970’li yıllarda turist gibi Fransa'nın sakin bir kıyı kasabasındaki bir hotele gelirler. Otel odalarına girer girmez, mobilyaların yerini yaşam tarzlarına uygun hale getirirler. Belliki orada uzun süre yaşamaya gelmişlerdir.

İkisi de derin bir mutsuzluk içindedir. Roland yazarlığını yapmaktadır, ancak keyifsizdir. Vanessa ise tamamen içine kapanmıştır, neredeyse başta kocası olmak üzere herşeyle ilgisini kesmiştir.  Sürekli içki kadehi elindedir.
Vanessa'nın tek kaldığı karelerde eskiye olan özlemini vücut dilinden okuyabiliyorsunuz.
Bu çiftin arasında çok ciddi bir fark var. Roland olgun ve anlayışlı. Her adımında karısının iyiliğini düşünmekte, bunu detayda görüyoruz çünkü vurgulamak amacıyla zaman dilimi değişiyor ,ancak aynı detay tek tek farklı karelerde görülüyor. Hayatla ve karısıyla bağ kurmak için çaba harcıyor; kadın ise kocasına karşı ilgisiz ve hatta hayat artık umurunda değil.

Roland’ın derdi aslında yazmaktan ziyade karısını geri kazanmak. Filmde , kadının melankolik olma sebebini sonunda anlıyoruz. İlişkileri hotelin yan odasına yerleşen yeni evli çift Lea(Melanie Laurent) ve François(Melvil Poupaud)sayesinde değişiyor.
 
Vanessa odalarında yandaki odaya bakan bir delik keşfediyor  ve bu andan itibaren röntgencilik başlıyor. Ve işler giderek tuhaflaşıyor. Roland da Vanessa’ya eşlik etmeye başlıyor. Çiftler tanışıyor. Vanessa, François'nın giymesi için  Roland’ın bir zamanlar giydiği deri ceketin  aynısını Lea'ya aldırıyor.

Filmde oyunculuk adına büyük bir performans yok. Herkes rolünü gerektiği gibi canlandırmış. Genç Fransız çifti canlandıran Mélanie Laurent ve Melvil Poupaud ikilisi de Pitt’ler kadar iyiler. Lokantanın ve mekânın sahibi Michel(Niels Arestrup) ile Roland (Brad Pitt )sahnelerinde çok akıcı ve rahat Fransızca konuşuyor.
 
Filme bir dönem filmi gözüyle bakarsak 1970’li yıllarda Fransa’nın bir sayfiye yerinde geçen öykü prodüksiyon kalitesi olarak dört dörtlük. Gerek mekanların kurgulanması ve hikaye bütünlüğü içerisinde kullanılması gerek makyaj ve kostümler hiç şansa bırakılmadan, en ince detaya kadar düşünülerek tasarlanmış. Diğer  yandan görüntü yönetmeni Christian Berger’in kadrajları muhteşem. Keza kostüm tasarımında Ellen Mirojnick’in, sanat yönetiminde Tom Brown-Charlo Dalli ikilisinin, yapım tasarımında da Jon Hutman’ın çabalarının altını çizmek gerek. '‘Hayatın Kıyısında’nın giriş müziğine bayıldım.Bitiminde de bir bütünlük sağlamak adına aynı parça kullanılmış. Müzikler Gabriel Yared imzalı.  Senaryosu  ve yönetmenliği de  Angelina Jolie’ye ait.





 





 

B